24 Temmuz 2015 Cuma

İlk Adımlar

Bir yazıya başlarken neler söylenmeli veya kaleme alınmalı hiçbir fikrim yok. Sanırım duygu ve düşünceleri aktarmak yeterli. Hem amaç bu değil midir ? Duygu ve düşünceleri bir şekilde bir şeylerle paylaşmak. Sürekli her sorunda birilerine koşulmaz. Benimki de böyle işte. 
Aslında "En çok sorun bende" diyemem elbette. Çünkü, biliyorum dışarıda benden daha kötü şeyler yaşamış ve yaşıyor olan birçok insan var. Allah yardımcıları olsun. Bana da sabır ve dayanma gücü versin. Geçmişime artık o kadar takılmıyorum. Çünkü, hepsi yaşandı ve bitti. Fakat yaşananların hala etkisinde miyim? En ufak fikrim yok. Umarım öyleyse de düzelir.  

Her insan geçmişinden bu gününe mutlaka sorunlar yaşamıştır. Hatta bazılarımız halen geçmişin hayaletleri ile yaşıyorlardır. Peki bu hayaletlerden nasıl kurtulabiliriz? Bunca zaman görmezden gelerek, kaçarak ve yok saymaya çalışarak kurtulamadığımız apaçık ortada. Yük olarak omzumuza attığımız hayaletler, yani gerçek sorunlar zamanla kaybolmuyorlar. Kaybolmayı bırakın zaman ilerledikçe bulundukları yerlerde kalıcılaşmaya başlıyorlar. Adeta bir parçamız haline geliyorlar. Kimse böyle bir sorunla ömrünün sonuna kadar yaşamak istemez. Peki ne yapmalıyız? 

Bence öncelikle istemeyi bilmeliyiz. Kendimiz için bir şeyler istemeyi, tabi ki olmayacak şeyleri değil ;). Bir çoğumuz başkalarının isteklerini gerçekleştirmekten, kendi isteklerinin ne olduğunu unutuyor. İstemeyi unutuyoruz.. Daha sonra da sorunlarımız oluyor. Karşımızdaki insanların isteklerini elbette elimizden geliyorsa yerine getirmeliyiz, bundan mutlu oluyoruz. O insanlar bizim isteklerimizi ne denli karşılıyorlar peki, bunu hiç düşündünüz mü? 
Hayatta ki her şey gibi bu da karşılıklı.. Karşılık alamıyorsak neden karşılıksız istediklerini gerçekleştiriyoruz? "Her şey karşılıklı değildir." diye bir algı var. Kesinlikle çok yanlış. Bu cümle karşılık alamayan bizlerin, kendimizi avutmak için kullandığı palavra sadece. Aynı özveriyi karşımızda ki insan bize uygulamıyorsa ( Uygulayamıyorsa diye bir şey söz konusu değil, uygulamak istemiyordur. ) başka bir yaklaşım sergilemeliyiz. Daha basiti de var, aradaki iletişimi bitirmek gibi. Tabi kimse basite yönelmek istemez böyle bir konuda. Ortada verilen emekler, uğraşılan çabalar ve ayırdığımız zaman söz konusuyken.  

İnsan oğlu doğuştan egoist ve bencildir. Kendine istemediği bir şey yaptığınızda kıyameti koparırken, bir başkasına çekinmeden ve düşünmeden yapar. Çoğu zaman farkında olmaz, farkında olanlar da genelde görmezden gelir. Bu sebeple yaptıklarını ona anlatarak vakit kaybetmeyin, zaten ne yaptığının farkında onlar. Herkes ne yaptığının farkında.. Yaptığının farkında olmayan insanlar delidir. İnkar edenler veya bilmeden oldu diyenler yalancılardır. Bu iki tür insanla da ömür geçmez, sizi yorar ve muhtemelen değişmezler. Değişeceklerse de bunca zaman değişmediklerine göre muhtemelen siz değiştiremeyeceksinizdir. Fazla zaman harcamamanızı öneririm. Telafisi ve geri dönüşü olmayan yegane şey zamandır. Kadir-kıymet bilmeyen bir insana bir şeyler öğretebilmek için ömrümüz yeterince uzun değil. Her anı mutlu yaşayıp, her saniyeden zevk alarak, eğlenerek, hayattan tat alarak yaşamak varken mutsuz olmak için çırpınmayı bırakmalıyız. Telafisi olmayan zamanı geriye alamayacağız. Geçmişte yaptığımız hataları düzeltemeyeceğiz. 
Bunların farkına vararak davransak iyi olur. Aksi taktirde dünümüz gibi bu günümüzü ve yarınımızı da yaşayamadan, keşke ve pişmanlıklarla ömrümüzün sonuna geliriz.

Hepimizin sorunları var, bunların başlıca nedeni karşımızdakilerden herhangi bir şey talep etmiyor oluşumuz. Beklemiyor değiliz, evet ama beklentilerimizi söylemiyoruz. Biz söylemeden karşımızda ki kişiler ne istediklerimizi bilemez. Bilemedikleri için de doğal olarak yapamazlar. Tabi neden isteyemediğimiz de önemli. İsteklerimiz reddedilecek diye mi isteyemiyoruz? Kendi açımdan söylemem gerekirse aslında öyle. Daha önce isteyip de olmayınca, bir sonrakini insan istemeye çekiniyor. Peki kendimizi kastığımıza değer mi? Karşımızdaki kişiler de bizim gibiler. Bizden üstün değiller, tıpkı bizim de onlardan üstün olmadığımız gibi. Sonucu ne olursa olsun öncelikle istediğimizin arkasında durmalıyız. Daha sonra isteklerimizi karşımızdakilere söylemeliyiz. Gerekiyorsa nedenlerimizi de anlatmalıyız. Yapıp yapmayacakları onlara kalsa da, en azından bizler de sonuçlara göre hareket edip bunlarla yaşamaya başlarız. Bilinmeyenle yaşamak zordur. Karşımızdaki de bizlerle "Aynı şeyi istiyor mu, istesem yapar mı, yapsa da bu sonuçtan memnun kalır mı?" gibi düşüncelerle kendimizi yormamalıyız. İsteğimizi nedenleriyle beraber söylemeliyiz. Göreceksiniz daha fazla rahat etmeye başlayacaksınız. Fakat kendimizi bir şeyler talep edip, isteyemeyecek kadar rahatsız hissediyorsak biraz durup düşünmemiz gerekir. İsteğimiz yapamayacağı kadar zor bir şey mi? Değilse isteyin, vazgeçmeyin. Yapmıyorsa ve yapmayacaksa da bununla yaşamayı öğrenin. Gerekirse onsuz yaşamayı. Çünkü eninde sonunda istekleriniz gerçekleşmeyince, o insan hayatınızdan bir süre sonra çıkacaktır veya dayanamayıp siz çıkaracaksınızdır.

Cansu S.

2 yorum: