31 Temmuz 2015 Cuma

Bana 'ben' lazımım!

Herkes yalnızdır aslında, yalnız gelir ve yalnız gideriz bu dünyadan. Çevremizdeki herkes ve her şey geçicidir. Canlı veya cansız ne varsa bize atfedilmiş olsa dahi, ölürken ne somut ne de soyut bir şeyi yanımıza alamadan göçer gideriz. Bu dünya fani ve içindeki her şey de öyle... Peki hal böyle olunca birilerine ya da bir şeylere sarılmak ne kadar doğru? Günlük yaşantımızda bizi mutlu edecek, vakit geçirtecek ya da hayatımızı idame ettirmek için yapmakta zorunlu olduğumuz şeylere sarılmak ve hatta onlarsız yaşayamayacağımız hissi ne kadar doğru?

İnsanoğlu her duruma ve koşula ayak uydurabilecek yapıda yaratılmıştır. Onlarsız (onlar her neyse) yaşarız, yaşanır ve onlarla yaşamak ne kadar zorunluysa, onlarsız yaşamak zorunluluğunu da aynı derece kabulleniriz. Hayatımızda bizi bizden daha iyi anlayacak, bize bizden daha çıkarsız davranabilecek hiç kimse yoktur ve hiçbir şey bizimle sonsuza kadar kalmaz, kalamaz. Biz de sonsuz değilken...  

Bu noktada şu soru geliyor akıllara. "Neden hep bir şeylere ihtiyacımız olduğu?" Her şeye ihtiyacımız vardır fakat bir o kadar da yoktur. Hayatımız bizim hayallerimiz üzerine kurulu ve bu hayallere bağlı olarak beklentilerimizden ibarettir. Hayallerimizi gerçekleşecek seviyede kurup, beklentilerimizi o yönde belirlersek hayat bize daha olumlu cevaplar verecektir ki vermese bile bu dünyanın sonu değildir. Hayallerin ve beklentilerin de sonu yoktur, bu noktada devreye realist anlayış girmektedir. Realizm de bilindiği üzere gerçekliğin kabullenildiği bir anlayış biçimidir. Demem o ki hem biraz hayalperest hem de oldukça realist olmak, kişinin hayal kırıklığına uğrama ve şanssız olduğu düşüncesi ile yalnız hissetme olasılığını oldukça düşük tutacaktır. Bu demek değil ki güven duygunuzu çöpe atın. Güvenmek bir şeylerden ya da birilerinden güç almak tabiatımızda vardır. İnsanoğlu buna ihtiyaç duyar fakat kaybetmek ve yanılmak da bir o kadar normaldir. Paniklemeye gerek yok :) 

Güveniriz, severiz, umutlanırız, bekleriz, hayal kurarız, kızarız, sinirleniriz, üzülürüz ve yanılırız da bunlar çok doğaldır. Bu duyguları normal ölçülerde yaşamak için yalnızca beklentileri olağan seviyede tutmak yeterlidir. Yazının da temeli gibi herkes yalnızdır aslında ve çevremizdeki her olgu ve varlık da geçicidir. Bu algıyı beynimizde oturttuğumuz ve psikolojik anlamda kabul ettiğimizde daha az üzülür, daha az hayal kırıklığına uğrarız. 

Son olarak Cem Adrian'ın da dediği gibi; 
"Hiç kimse bize kendimizden daha sıkı sarılamayacak."

                                                                                                                               Deniz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder